20 Haziran 2012 Çarşamba

PostHeaderIcon çekiliiş

Fotografium Nikon D3200 Profesyonel Fotoğraf Makinesi Hediye Ediyor. Siz de katılın Nikon D3200, Lowepro Çanta (DSLR Video Fastpack 250 AW Sırt Çantası) ve Slik Tripod (Slik 500DX Tripod) kazanma şansı elde edin.


http://goo.gl/ciXjD?ref=2549 adresini ziyaret ederek detaylı bilgi alabilirsiniz.
7 Ocak 2010 Perşembe

PostHeaderIcon Kırıkhan emlak sitesi

http://www.ovaemlak.net


kırıkhan emlak sitesi k
kırıkhanda satılık kiralık ev arsa işteri dükkan
7 Haziran 2009 Pazar

PostHeaderIcon www.ovaemlak.net


www.ovaemlak.net Hatay kırıkhan emlak sitesi. ev arsa işyeri alım satım kiralama. Bilal Taşöz 0532 431 83 88 ovaemlak.net ovaemlak.net
26 Aralık 2008 Cuma

PostHeaderIcon Farenin Sağ tıkıyla neler yapılır ?

21 Aralık 2008 Pazar

PostHeaderIcon Mükemmel Öğrenci evlerinde yılan oyunu

11 Aralık 2008 Perşembe

PostHeaderIcon Cool Oldun Kıl Oldum!

Günümüzün en büyük sorunudur yozlaşan Türkçe! Bu yozlaşma çoğu zaman bilinçsizce yapılır. Yabancı kelime kullanmak önemli bir şeymiş gibi görülür ne yazık ki. Hele "ya çok cool" diyenler olur ya onlara tam gıcık olurum. Üstelik bu özentilik hep batı dillerine yönelik de olmaz. Çoğu zaman Osmanlıca kelimeler kullananları da görürüz. Neden ölmüş bir dili kullanıyorsun ki? Maksat kendini kültürlü göstermek! Böyle kültürlü mü olunur? Herkese öğret bir iki kelime Osmanlıca, kültürlüyüm diye dolaşsın ortalıkta.


Dili kullanmadaki en temel amaç anlaşabilmektir. Zaten dünya dillerinde iki temel yasa vardır;
1) Anlaşılabilirlik
2) En az çaba yasası

2. maddeyi biraz açmak isterim. Buna göre en az çabayla anlaşabilmek önemli. Peki bu dil özentileri bu iki temel yasaya uyuyor mu? Şüphesiz hayır! Hele bir de emocular var ki onların adını anmak bile istemiyorum. Akılsız, milli bilinci olmayan insanlardan başkaları değiller. Bunları anlayabilmek için siteler bile kurulmuş.

Şu Osmanlıca meselesine değinmek isterim. Osmanlıca mutlaka her türk genci tarafınfan bilinmeli. Sonuçta bu bizim öz kültürümüz. Atalarımız, babalarımız tarafından kullanılmış. Bundan dolayı mutlaka bilinmeli ama yaşatma amacı hele yaşatma amacı da değil, o dil üzerinden pirim yapma isteği çok boş bir durum.

Son olarak bir örnek vermek istiyorum;
Ajda Pekkan'a sormuşlar:
-Sayın Pekkan konuşurken çok fazla Fransızca kelime kullandığınızın farkında mısınız?
Pekkan'ın cevabı:
-Eee kültürlü olmak başka bir şey!
Şimdi size soruyorum: Kültürlü olmak bu mu? Eminim hepinizin cevabı hayır olacaktır. Öğrenmiş olduğu birkaç kelimeyle kültürlü edaları yapmak ne kadar kalitesiz bir çaba. Gerçek kültürlü Barış Manço gibi olur. Kaç tane dili ana dili gibi kullanıyordu fakat konuşurken de gayet güzel bir Türkçe kullanıyordu. Şimdi nerede böyle bilinçli insanlar...

NOT:Burada Barış Manço ismini sadece örnek teşkil etmesi için zikrettim.

MiC ChecK
9 Aralık 2008 Salı

PostHeaderIcon Tuğla Taşımacılığı

7 Aralık 2008 Pazar

PostHeaderIcon Taraftar Fıkrası :)

Galatasaray linin biri berberde sacini kestiriyormus.
Berberin durduk yerde "Ilk gittigin maci animsiyor musun?" diye soracagi tutmus: "Evet, ne olacak?" demis bizimki sinirli sinirli. - Hangi macti?
- Bir Fenerbahçe maciydi.
- Kadikoyde mi?
- Evet, oradaydi."
Aradan bir-iki dakika gecmis. Berber yeniden sormus:
- Hangi macti demistin?
- Fenerbahçe maci.
- Nerede nerede?
- Kadikoy dedik ya!!
Bir-iki dakika sonra yine ayni hikaye:
- Demek hayatta gittigin ilk mac bir Galatasaray - Fenerbahçe maciydi ha?.
Bizimki sinirlenerek :
- Evet be, Fener maci dedik ya !...
Berber birkac dakika sonra ayni konuyu bir daha acmaya kalkisinca bizimki isyan etmis:
-Kardesim, ilk gittigim macin Fener maci oldugunu
elli kere soyledim. Niye yeniden yeniden soruyorsun?
Berber aciklamis :
- Fener deyince saclarin diken diken oluyor da, daha rahat kesiyorum..

PostHeaderIcon 2012 OLiMPiYATLARI iCiN iSTANBULA OY VERELİM

2012 OLiMPiYATLARI iCiN iSTANBUL 9 ADAY SEHiRDEN BiRi...ŞU ANDA iSTANBUL
OYLAMADA BIRINCI DURUMDA!...
MOSKOVADAN SADECE 50.000 OY ÖNDE...
1 DAKiKANIZI AYIRIP OY VERIN LÜTFEN, SADECE ASAGIDAKILINKI TIKLAYIP,
iSTANBUL KUTUCUGUNU SEÇiP VOTE'YE TIKLAYIN...
HERKESE YÖNLENDiRiN LÜTFEN


http://www.cnn.com/2004/SPORT/01/16/olympic.bids
21 Kasım 2008 Cuma

PostHeaderIcon Yorumsuz!

20 Kasım 2008 Perşembe

PostHeaderIcon Uzay mekiği yakıt tankı neden 1.5 metre diyeniniz var mı?



Uzay mekiğinin yakıt tankının genişliği niye 1,5 m imiş? :)

ABD'nin uzaya gönderdiği uzay mekiğinin yakıt tanklarının genişliği 4 feet, 8,5 inçtir. (yaklaşık 1,5 m)
Uzay mühendisleri bu tankları genişletmek istemişler, ancak başaramamışlardır.
Çünkü bu tanklar fırlatma rampasına trenle gönderilmek zorundadır ve söz konusu tren yolu tünellerden geçmektedir. Tünellerin genişliği ise tren raylarının arasındaki genişlik olan 4 feet 8,5 inçten biraz fazladır.
Neden 4 feet, 8,5 inç?
Çünkü vaktiyle tren rayları İngiltere'de böyle yapılmıştır ve ABD demiryolları İngiliz göçmenler tarafından inşa edilmiştir.
Peki neden İngilizler bu genişliği kullanmışlar?
Çünkü ilk tren raylarını yapanlar eski tramvay yolu yapımcılarıdır ve tramvay yolunun genişliği tam olarak budur.
Tramvay rayları neden daha geniş değildir?
Çünkü bu ölçü vaktiyle at arabalarını yaparken kullanılan genişliktir
At arabalarındaki tekerlekler arasında neden bu ölçü dikkate alınmış ?
Çünkü çok eskiden beri İngiliz topraklarından gelip geçen araçlar bu ölçüyü ortaya çıkarmıştır.
Arabalar için başka bir ölçü kullanıldığında tekerlekler engebeli arazi üzerinde kalmakta ve kısa sürede bozulmaktadır.
Bu eski yol izleri nasıl ortaya çıkmış?
İngiltere'deki ilk uzun mesafeli yollar Roma İmparatorluğu tarafından kendi savaşçıları için açılmıştır.

Peki Romalıların yol izleri neden bu ölçüdeymiş?
Çünkü Roma İmparatorluğu'nun ilk savaşçılarının arabaları yan yana getirilmiş iki atın çektiği araçlardır.
Ve iki atın poposunun genişliği 4 feet, 8,5 inçtir.
Sonuç olarak dünyadaki en gelişmiş ulaşım sisteminin füzelerinin dizaynı ikibin yıl önce yan yana getirilen iki atın popo genişliği ile belirlenmiştir.

Bu kuralı değiştirmek ise Ay'a giden, Mars'a gitme ve uzaya açılma planları yapan Amerikalı uzay aracı mühendislerinin bile harcı değildir ... :-)
19 Kasım 2008 Çarşamba

PostHeaderIcon Duyuru!

Artık bu haber ne kadar doğru ne kadar yanlış bilemiyorum ama yine de tedbirli olmakta ve bilgilendirmekte yarar var diye düşünüyorum...

Eğer; birisi sizi cep telefonunuzdan arayarak 'ESAT' veya 'ERICAL' adlı bir firmadan arıyoruz telefonunuzu kontrol etmek zorunda oldugunu ve bunun için ' 9090' ı aramanızı söylerse telefonunuzu derhal kapatın ve söylenen numarayı sakın aramayın. Söz konusu numarayı çevirmeniz, karşınızdaki bu sahsın sizin bütün kimlik bilgilerinize ulaşmasını ve yapacağı tüm telefon görüşmelerini sizin hesabınıza geçirmesini sağlayacktır!

[ lütfen, güç durumda kalmamaları için, bu notu yakin dostlarınıza da ulaştırarak onları da bilgilendirin. ]


İstanbul Büyükşehir Belediyesi Bilgi İşlem Şube Müdürlüğü

PostHeaderIcon Bir Deney Anısı

DERS: Fen ve Teknoloji



KONU : Suda yüzen ve batan maddeler



Öğrencilerime salı günü fen dersinde deney yapacağımızı ve bazı malzemeler getirmelerini söyledim, onlar da yaşasınnnn,oleyyyy dediler.Başladım getirecekleri malzemeleri paylaştırmaya;

ÖĞRETMEN(yani ben) : Ayşe sen kumaş parçası , Devran küçük bir taş , Esra naylon parçası , Mehmet anahtar , Hüseyin bir tane yaprak , Sevcan tahta kalem , İdris sen de bu saydığımız malzemeleri ve suyu içine koymak için bir kap getir derin olsun.

ÖĞRENCİLER : tamam öğretmenim.

ÖĞRETMEN : Herkes getreceği malzemeyi anladı ve not aldı değil mi?

ÖĞRENCİLER : eeevveeet.



Ertesi gün : Çocuklar birer birer getirdikleri malzemeleri çıkarıp deneyi yapacağımız masanın üzerine koydular .Bu ana kadar herşey normaldi.Aaaa o da nesi İdris yok.nerde bu çocuk?

ÖĞRETMEN: çocuklar İdris nerde?

ÖĞRENCİLER : Öğretmenim kap getirmeyi unutmuş da onu almaya gitti .

( Ardından kapı çaldı ve İdris nefes nefese içeri girdi. )

ÖĞRETMEN: İdris nerelerdesin?

İDRİS: Öğretmenim kap getirmeyi unutmuşum ben de koşa koşa gittim almaya.

ÖĞRETMEN: Nereye gittin?Hani nerde kap?

İDRİS: Kırtasiyeden aldım.İşte burda(elindeki poşetten çıkarır)

ÖĞRETMEN: Oğlum bu ne?

İDRİS: kap öğretmenim siz isediniz ya defter kabı.

ÖĞRETMEN VE SINIF: HAAAHAAHAA HOOHOOHOO
16 Kasım 2008 Pazar

PostHeaderIcon Güneş Sistemi dışındaki en ilginç 10 gezegen





PostHeaderIcon Bir Çiçek Düşünün


Bazen dünyaya tepeden,onun dışından bakmak lazım.O zaman öyle şeyler görürüz ki!Halbuki biz o gördüklerimizin;o yaşantıların,o düşmanlıkların,o arkadaşlıkların veya dostlukların ta kendisiyiz.Lakin bunu ancak dışardan bakınca görebiliyoruz,kendimizi soyutlayınca anlıyoru ve hissediyoruz bazı şeyleri.

Bir çiçek düşünün,bir papatya.İşte ben böyle görüyorum her arkadaşlığı,dostluğu kendimi soyutlayınca dünyadan.Evet her arkadaşlık veya dostluk birer papatya kimi gıptayla baktığım kimi burun kıvırdığım...

Tepeden baktığımızda papatyanın merkezi saydığım sarı bir bölge ve etrafında ona tutunmuş beyazdan küçük yaprakcıkları vardır.Eğer papatyanın orta bölgesindeki sarı,keskin sarıysa,kenarındaki beyazlar da insanın yüreğine dokunurcasına ise o bence gayet sağlıklıdır.
İşte insanlar da böyledir merkezde kendisi,etrafında sımsıkı tutundukları beyazları,arkadaşları,dostları,sevenleri vardır.Zamanla bunlardan iyi veya kötü nedenlerden dolayı ayrılık yaşarlar.

Malesef ben de bir ayrılık yaşadım ama onun için hayırlı olacağına inandığım bir ayrılık...

Demiştim ya papatyanın etrafındaki beyazların kimi bembeyaz ,kimi silik bir sarıdır diye...İşte o silik sarıların ayrılışı kötü ve mutlak bir ayrılıştır.Ancak o bembeyaz sarılar varya,onların ki hep hayırlı bir ayrılıştır.Çünkü sağlam bir bütünü ancak hayırlı olması gereken durumlar ayırabilir.
Bence insan da böyledir.Üstelik kendi rengini de çok çabuk,papatyadan daha çabuk belli eder.Kimisi insanın ruhuna işleyen beyaz kimi ise silik bir sarıdan ibarettir.Aman o silik sarılara dikkat,yaprak döküm zamanı size bağlıdır bir an önce silkeleninde varsa dökülsün o silik sarılar.Ama o beyazlar varya onlar insanın ruhuna işliyor insana can veriyor.İşte benim dostum da öyleydi bir papatyanın bembeyaz,temiz,narin taneleri gibi....

_____________Esra GÖKTEN 03.30.2004 / 23.25______________

* Değerli dostlarımdan birisi olan Esra'ya çok çok teşekkürler.Benim için birşeyler karalamış yıllar önce...Bu zor ve sıkıntılı günlerimde bu yazısını çıkarıp okudum.Her zaman yanımda olan ve nedense hep de zor günlerimde yanımda olan aksine iyi günlerimde belki de bu kadar yakın olmayan,çok sık görüşemeyen biz her zaman zor günlerimde yanımda bitivermiş.Her zaman her konuda arkandayız,yanındayız diyen,eleştirmeyen,şikayet etmeyen bir dost.İyi gün dostu değil desem sanırım ne demek istediğimi anlarsınız Esra için...

Islak gözlerle ve Sessizce & Kimsesizce
ll çĞr.KnyL ll

15 Kasım 2008 Cumartesi

PostHeaderIcon Love 2008 (kum sanatı) :)

PostHeaderIcon Son Kelime


Vazgeçmek…Sebepli veya sebepsiz…Ne şekilde olursa olsun yakar canımızı ,acıtır. Vazgeçmek ,sonsuz bir yokluğa yol alıştır belki …Bir daha hiç bulamayacağımız ,yaşayamayacağımız sesliliktir,yalnızlığın ikinci anlamıdır. Ne vazgeçen ne de vazgeçilen mutludur aslında …Eksiklik hissi sarar dört bir yanını. Dağıtırsın ,hırpalarsın kendini ama nafile bitmiştir bir kere …Vazgeçmişsindir ya da vazgeçilmişsindir .Bir nokta koyulmuştur olayına… Sen belki de virgüllerle ya da noktalı virgüllerle, iki noktalarla devam etmek istediysen de soru işaretleri peşini bırakmamıştır bir türlü…bir çıkış yolu aramışsındır zaman zaman bu sefer de duyguların mantığını yenmiş ve ünlemlerle uğraşmışsındır ve imdadına nokta yetişmiştir .Sonuç nasıl olursa olsun ,vazgeçmek seni mutlu da etse mutsuz da etse nihayet son noktayı koymuşsundur .

Mücadeleden kaçmaktır vazgeçmek,noktayı koymaktır. Her ne olursa olsun sonucun iyi olacağını bildiğiniz her şey için lütfen noktalardan uzak durun ve vazgeçmek lügatınızdaki son kelime olsun…



Yazı: Ülkü Bilir

Blog Archive